Schussler Tuzları
Schussler Tuzları

Schussler Tuzları

Bireysel Biyoregülasyonda, tedavi stratejisi büyük ölçüde değişir. Her tedavi mevcut dengesizlik ve eksikliklerin giderilmesi ve homeostatik dengenin kurulmasına dayalıdır

Homeopatik tedavilerde olduğu gibi, Schussler Terapisi’nde de ağız mukozası çok önemli bir etki alanı oluşturur. Ve bu bakımdan temiz olmak zorundadır.

Etkinin kısa sürede hissedilmesi, Prof. Pischinger’in keşfi ile açıklanabilir. (Prof. Pischinger aktif içeriklerin)

Bütün Homeopatik  tedavilerde olduğu gibi Schussler Hücre Terapisi’nde de nikotin, alkol, kafein gibi güçlü stimülanlar ve keskin baharatlar Biyokimyanın iyileştirici gücünü azaltacaktır.

İyileşme «3’lü Hering Kuralı» gereği yukarıdan aşağıya (yani zihinsel semptomplardan başlayarak), içeriden dışarıya doğru (yani en önemli organlardan perifere doğru), ve en son çıkan hastalık veya semptom en önce iyileşerek ters 3’lü bir mekanizma ile kendini gösterir.

Akut ve Kronik bulgulara göre, kişiye özel pozoloji oluşturulur. Akut durumlarda her 5 dakkada bir 4-10 tablet, kronik vakalarda ise günde 3 veya 4 kez 10’ar tablet olarak reçete edilebilir. Bu dozajlar hastanın durumuna bağlı olarak aşılabilir.

İşte Schussler Hücre Terapisi’ni homeopatik tedaviden ve diğer tedavilerden farklı kılan nokta da budur. İnfoceutical özellikteki yaşam tuzları ile hem bedenin sahip olduğu yaşam gücü uyarılır. Hem de eksilen doku tuzlarının takviyesi yapılarak bedendeki temel regülasyon sağlanmış olur. (Çoğu patolojik durumda)

İyileşme belli bir biyolojik süreç gerektirir. Kullanılan medika-mentöz ilaçların alımı, belli bir süre, tahammül ve sabır gerektirir. OYSA Biyokimya ile her şey aynı zamanda çok hızlı iyileşebilir.